Bursa Mutlu Son
Bursa Mutlu Son
“biraz garip görünüyorsun, Miranda, ” diye konuşmasını sürdürdü Olivia. “Kendini iyi hissediyor musun?” Bursa Mutlu Son “bir tek biraz kocaman, teşekkür ederim.” “Yakında küçüleceksin.” herkesin sandığından daha çabuk, diye düşündü Miranda. Leydi Rudland ona bir bardak limonata uzattı. Bursa Mutlu Son “Teşekkür ederim, çok susamıştım, ” dedi Miranda ve nezaket kurallarına aldırmadan hepsini bir dikişte içti. Leydi Rudland, bardağı yeniden doldururken tek bir söz bile söylemedi.
Miranda onu da nerede ise aynı hızla içti. “Sizce yiyecek hazır mıdır?” diye sordu. “Çok acıktım.” Bu hikâyenin yalnız görünen yüzüydü. Eğer biraz daha oyalanırlarsa yiyecek masasında doğuracaktı. “elbette, ” dedi Leydi Rudland. Miranda’nın aç gözlülüğü karşısında birazcık şaşırmıştı. “Önden yürü. Sonucunda burası senin evin Miranda.” “Öyle, ” dedi ve hızla başını çevirdi. Karnını tuttu, sanki böylece her şeyi içerde tutabilecekti ve hole çıktı. Turner ile burun buruna geldi.
Bursa Mutlu Son
“İyi akşamlar, Miranda.” Miranda yüreğinin derinliklerinde bir şeylerin harekete geçtiğini hissetti. “ümit ederim iyisindir, ” dedi Turner. Bursa Mutlu Son Miranda başını salladı, ona bakmamaya çalışıyordu. Son bir ayı, onu her gördüğünde bir arzu ve özlem havuzunda erimemek için kendini eğitmekle geçirmişti. Yüz hatlarını, duygusuz bir maskeyle örtmeyi öğrenmişti. Herkes, Turner’ın onu mahvettiğini biliyordu; odaya her girişinde insanların bunu görmeye ihtiyacı yoktu. “Pardon, ” dedi kendi kendine mırıldanır benzer biçimde.
Turner’ın yanından geçip yiyecek odasına yöneldi. Turner onu kolundan yakaladı. “İzin ver sana eşlik edeyim, tatlım.” Miranda’nın alt dudağı titremeye başladı. Turner ne meydana getirmeye çalışıyordu? O kadar sersem -yahut hamile – hissetmiyor olsaydı, kim bilir kolunu ondan kurtarmak için bir girişimde bulunurdu ama bu durumda, razı oldu ve masaya kadar onunla gitti. İlk birkaç servis süresince Turner hiçbir şey söylemedi, bu, yemek yiyebilmek için tüm mevzuşmalardan kaçınan Miranda için de iyi olmuştu. Leydi Rudland ile Olivia onunla konuşmaya çalışıyordu ama Miranda hep ağzını dolu tutmayı başarıyordu. Ağzındakini çiğnerken ya da yutarken yanıt vermekten kendini kurtarıyordu, hemen peşinden da mırıldanıyordu, “gerçekten çok açım.” Bu, ilk üç servis süresince, bebek işbirliği yapmaktan vazgeçene kadar işe yaradı. Sancılara tepki vermemekte başarılı olmaya başladığını düşünmüştü fakat yüzünü buruşturmuş olacak ki,